Her Şey Dahil Mi, Her Şeyi Dahil Etmeyen Sistem Mi?
Turizm Gelirleri Otel Duvarlarına Hapsedilmemeli

Taner Şahin
-Turizm Gelirleri Otel Duvarlarına Hapsedilmemeli
Türkiye, dünya çapında bir turizm cenneti. Akdeniz’in mavisi, Ege’nin serinliği, Karadeniz’in yeşili, Anadolu’nun tarihi… Hepsi bizde, hepsi bizden. Ama son yıllarda bu doğal ve kültürel zenginliği paraya dönüştürme biçimimiz sorgulanır hale geldi. Özellikle de turizm sektöründe yaygın olan “her şey dahil” politikası, bu sorgulamayı zorunlu kılıyor. Çünkü her şey dahil sistemi, görünürde cazip; ama gerçekte sadece otel sahibini sevindiren, ülkenin geri kalanına ise adeta sırt çeviren bir düzene dönüştü.
Otel Dolu, Esnaf Boş
Bir düşünün… Antalya, Bodrum, Marmaris ya da Kuşadası gibi tatil beldelerinde on binlerce turist ağırlanıyor. Ancak şehir merkezindeki esnaf, “turist yok” diye yakınıyor. Bu çelişki, aslında her şey dahil sisteminin acı gerçeğini gözler önüne seriyor. Turist geliyor, ama sadece otelde kalıyor. Orada yiyor, içiyor, eğleniyor, alışverişini bile otelin hediyelik eşya dükkanından yapıyor. Dışarı çıkmasına gerek bırakılmıyor. Yani onca kalabalık aslında otelin dört duvarı arasında kalıyor.
Peki ya otel dışındaki esnaf? Onlar sinek avlıyor. Lokantalar boş, kafeler boş, mağazalar boş… Hediyelik eşya satıcıları, gümüşçüler, manavlar, kasaplar... Hepsi potansiyel müşteriyi izlemekle yetiniyor. Çünkü her şey dahil sistemi, turistin cebinden çıkacak her kuruşu daha otelin girişinde toplamayı başarıyor.
Covid-19 Sonrası Daha da Derinleşen Uçurum
Pandemi süreci boyunca turizm neredeyse tamamen durmuştu. 2020-2021 yıllarında esnaf can çekişti, kepenk kapattı. Şimdi ise yeniden hareketlenen turizm, sadece otel zincirlerine can veriyor. Çünkü pandemi sonrası başlayan ekonomik dalgalanma, zam yağmurunu da beraberinde getirdi. Enerji fiyatları arttı, kira bedelleri fırladı, hammaddeler zamlandı. Tüm bu yük esnafın omzuna bindi. Ayakta kalmak isteyen esnaf da maliyetini turistten çıkarmaya çalıştı.
Ne oldu? 5 TL’lik magnet turistlere 20 TL’ye satılmaya başlandı. Basit bir döner, 300-400 TL’yi buldu. Kimi yerlerde bir tabak meze, neredeyse bir otel gecesiyle yarışır oldu. Bu da haliyle turistin ağzında kötü bir tat bıraktı. Sosyal medyada paylaşılan "kazıklandık" yorumları, Türkiye'nin imajını zedeliyor. Ve bu döngüde, en büyük zararı yine esnafın kendisi görüyor. Çünkü bir turist bir kez kandırılır, bir daha gelmez. Hatta yanında kimseyi de getirmez.
Fiyatlar Fahiş, Kiralar Fahiş, Çözüm Nerede?
Evet, yüksek kira bedelleri esnafı zorluyor. Kiraya çalışan bir esnafın düşük fiyatla satış yapması neredeyse imkansız. Ama bu durumun çözümü, turistten maksimum parayı koparmak değil. Devletin ve yerel yönetimlerin burada devreye girip esnafı koruyacak politikalar üretmesi gerekiyor. Teşvikler, vergi indirimi, kira desteği gibi önlemlerle esnafın üzerindeki yük hafifletilmeden, turizmin gerçek anlamda yayılması mümkün değil.
Çözüm: Turisti Merkeze Çekmek
Her şey dahil sisteminden vazgeçmek tek başına yeterli değil, ama çok önemli bir adım. Turistleri otelin dışına çekmek için şehir merkezleri cazibe merkezi haline getirilmeli. Yerel tatların sunulduğu sokak festivalleri, açık hava konserleri, sanat ve zanaat atölyeleri, rehberli turlar, gastronomi rotaları gibi etkinliklerle merkez canlı tutulmalı. Turiste sadece deniz değil, kültür de, tarih de, samimiyet de sunulmalı. Çünkü turist, deneyim peşindedir; sadece güneşlenmekle yetinmez. Ona o deneyimi yaşatacak olan da otel değil, esnaftır.
Ne Yapmalı?
-
Her şey dahil sistemi yasal düzenlemeyle sınırlandırılmalı.
-
Oteller şehirle iş birliği yaparak belirli saatlerde ücretsiz servislerle turistleri merkeze taşımalı.
-
Esnaf, turist kazıklama alışkanlığından vazgeçmeli. Uzun vadeli kazancı hedeflemeli.
-
Devlet, fahiş kira artışlarına karşı denetleme ve destek mekanizmaları kurmalı.
-
Yerel yönetimler, turist dostu şehirler oluşturmalı. Altyapı, tanıtım, yönlendirme tabelaları gibi detaylar profesyonelce ele alınmalı.
Sonuç: Turizm Hepimize Fayda Sağlamalı
Turizm, yalnızca otel zincirlerinin değil, tüm toplumun kalkınma aracı olmalı. Bugün Türkiye’ye gelen milyonlarca turist, adil bir sistem kurulduğunda milyonlarca aileye ekmek kapısı olur. Ama şu anki sistem, turizmi dört duvar arasına sıkıştırıyor. Oysa bu ülkenin çarşısı, pazarı, zanaatkârı, kahvecisi, taksicisi, lokantacısı turizme dahil edilmeden “her şey dahil” politikasının sürdürülebilirliği yok.
Şimdi, ülke olarak şu soruyu sorma zamanı: Biz turizmden zenginleşmek mi istiyoruz, yoksa sadece birkaç zincir otelin kar hanesine hayranlık mı duymak istiyoruz?
Turist otelden çıkmadıkça, bu sorunun cevabı hep yarım kalacak.